20080120

Biz gelmesek mi…?

(300307)

Kimi zaman yurtdışından öylesi davetler aldık ki gitmekle gitmemek arası kalakaldık. Belki bu davetlerin içeriklerini ve süreçlerini burada paylaşmak iyi olur.

(310307)

Aslında, etiketlenme kaygısı ile başlayan bir süreç bu. Oda Projesi’nin, bizim de pek haberdar olmadığımız, farklı, dışarıdan okunduğu durumlar var. ‘Yeni Avrupa’ sergisinin Türkiye’siz olamayacağı, bu yüzden Oda Projesi’nin de olması gerektiği ki, burada çifte, üçlü ya da dörtlü bir saptırma var. Hem Türkiye’yi (yani Doğu-Batı’nın birleştiği yer) temsil ediyor (ki aslında sadece İstanbul?), hem kolektif bilinci temsil ediyor, hem üç kadından oluşan bir proje olduğu için marjinal, hem de sanat mekânlarından çok kendi özerk mekânlarında eylemeyi tercih ediyor gibi okunuyor dışarıdan. Yani bulunmaz Hint kumaşı. Buna karşılık nasıl bir tavır almalı? Gitmemeli, yapmamalı, baştan reddetmeli ya da gitmeli ama eleştirmeli, davet eden kurumla ortaklıklar kurmalı, etiketin ucunu açık bırakmalı. Bu nasıl mümkün olacak?

Calvino demiş ki örneğin: ‘Yazdığım şeylerin benim olarak tanınmasını olanaklı kılan bütün öğeler bana olanaklarımı sınırlayan bir kafes gibi görünüyor. Ah keşke bir el, gövdemden kopuk, kalem tutup yazabilen bir el olsaydım… Bu eli kim kullanacaktı? Adsız bir kalabalık mı? Yaşadığımız çağın ruhu mu? Ortak bilinçdışı mı? (…)’

Tam da bu yüzden kolektif olmadı mı Oda Projesi?

(250607)

Viyana’daki Art in Public Space Vienna projesi kapsamında yapılmak istenen ‘Open Market’ sergisi için aldığımız davete tepki olarak aşağıdaki proje çıkmıştı. Hiçbir zaman gerçekleşmedi. (Maviler, sergiyle ilgili metinden alındı):

The text below is a draft about a contribution of Oda Projesi as a reaction to the Open Market exhibition statement (Art in Public Space Vienna project). This has never been done (the blues are the quotations from the statement):

SOME REACTIONS TO THE “OPEN MARKET” STATEMENT:

Oda Projesi would like to contribute to the event with a text, a text that could be defined as a “another autobiography” of Oda Projesi.

-“The artworks will stay temporary”
vs
a permanent text which will be both the work itself and the critic of the work

-“Visual attractivitiy and architectural exclusiveness”
vs
an inclusive text

-“Peripheral status”
vs
a text which has the “peripherical” aspect with its position in the book but a centralized text with its content, that takes the issues developped around the Oda Projesi experiences: Public Art in Istanbul.

-“Intersection” of the ideas/actions/relations rather than identifications/persons/locals/inhabitants.

- “Gentrification and/or aggressive developement process” around Volkert and Allierten Quarter vs fiahkulu quarter (where Oda Projesi has been acting for 8 years)

- “Conceptualization and initiation of a cultural market place in this unstable environment” ≥ “mutual communication and artistic intervention” versus daily life

Critical points:
Quarter as a “market”, “immigration”, “periphery”, “promise”
Artist as a “traveler”, “marketer”
Art product as “goods”

This text can be taken as a “virtual stage” to open the discussion on “a number of social, political and sometimes pure cultural themes” rather than defining them.
The text itself is pointing out the situation of being absent in the public space as artists but the need of pure discussion on how the artist/artwork is effecting the common places. Through all these points Oda Projesi team with the collaboration of other people will be discussing and sharing experience and redefining the position that it had occupied in a neighbourhood, in public. So the reader will be companying a dialogue that would be questioning its own experience. The projects and the intentions would be the tools of the discussion.

Oda Projesi