Zeynep Ormancı: 16 Şubat 1953 yılında İstanbul’da doğdum. Kaçırmışlar beni, Giresun’da büyümüşüm. İstanbul’da 1970 yılında evlendim. Tepebaşı’nda Büyük Salon’da evlendim. Bu mahalleye, Şahkulu’na geldim. Şu anda misafir odası olan yer benim gelin odamdı. Şimdi her oda bir. İstanbul’un heryerini çok severim. “Selvi ağacına baktım, mevlam neler yarattın, her çiçeğe bir ad taktım” şarkısını yazmıştım birkez. Dört tane oğlum var, Osman, Gökhan, Ayhan ve Özhan. Bir Osman okuyor şimdi, o da okusun okuyabildiği yere kadar.
Meltem Ahıska’nın sorusu: İnsanlar kendilerine yabancı olanın acısını paylaşabilirler mi? Nasıl?
Zeynep Ormancı: Yabancı birinin acısını paylaşırım. Teselli ederim, dost olurum, elimden geleni yaparım. Anlayabilecek kadar paylaşırım. Komşumun bir tanıdığı gelmişti, ben tanımam, onun acısını paylaştık. İnsanın ortamı çok önemli. Başkasının acısı bazen senin acından daha büyük olabiliyor, unutuyorsun.
Sorum: İstanbul’un taşı toprağı altın, büyük şehir, herkese iş ve aş var. Yetecek kadar ekmek var. Paran olursa turist gibi İstanbul’u da köyü de güzel yaşarsın. Hep İstanbul’a yerleşmeye çalışıyorlar. İnsanlar neden köylerden kalkıp İstanbul’a geliyorlar, neden?